22 Ocak 2010 Cuma

mezar


"maskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı çoğaltın

hepiniz mezarısınız kendinizin..." nilgün marmara


fotoğraf: maskelerimiz

19 Ocak 2010 Salı

ada, ben ve defne


10

aşk kadar eskidir hayat.

taşlar aşk kadar sert.

büyü nemle girer uykumuza ve çıkmaz.
bir çığlık anı içime aldığım ölüm,

doğurduğum ve dünyaya saldığım,

ruhum n’olur gir uykuma
ruhum n’olur rüyada acı olan
hayat için bana fısılda.

bejan matur

fotoğraf: t'aşk

10 Ocak 2010 Pazar

yalnızlıklar'ımız...a devam



hasan ali toptaş
kitabı demiştim zaten daha önce şurada ama öyle tek bir girdiyle anlatılabilecek bir şey değil ki. hani şu başucu kitabı dedikleri ama bir türlü anlamını kavrayamadığımız bir kavram var ya, işte hasan ali'nin bu kitabı tam da onlardan. "yalnızlıklar" tam bir başucu kitabı. geceleri başucunda duracak mutlaka, yatmadan bir iki satır mutlaka okuyacaksın, sabahları kalkınca yataktan çıkmadan belki okuyacaksın. gün içinde beyninin kıvrımlarında gezinip duracak dizeleri, şiirin tamamı olmasa da hiç olmadı bir iki dizesi. "hadi gidelim hadi n'olursun" öyle bir kitap yalnızlıklar... herkes kendinden bir şeyler bulur dizelerinde, herkesin bi' dolu yalnızlığı var çünkü. biri uymazsa birini uyduruyorsun ruhuna. öyle bir içten geliyor kendine...benim hala çözemediğim, e be hasan ali sen bu kadar yalnızlığı nasıl sakladın içinde?? (dur ben bunu çözeyim bi')

velhasıl okuyun yahu :) (bu gülen surat burada çok mu saçma kaldı?? neyse dursun)

"yalnızlık, karanlığı çocukluğumuzdan kalmış
bir çocuktur;
içimizin içinde oturup ihtiyarlığımızı yaşar.
gözleri gözlerin görmediğidir dünden beri,
elleri ellerin
gelecekte yazmadığı.

yalnızlık bir çocuktur;
kirlenir dili dışarının diliyle,
eli kirlenir,
yönü kirlenir.
yüzümüzden biçilmiş yüzü hatta,
kirlenir.
sessizliği sonra,
fısıltılarının rengi
ve kiri
kirlenir...
çocuklar büyüdükçe kirlenir zaten,
kirlendikçe büyür;
başka ne denir?

çünkü, her kir,
bir saattir.
yalnızlıksa saatleri, günleri
ve haftaları örten
bir başka zamandır.
insalardan oluşmuş acı bir dumandır
yalnızlık;
yamandır.

çocukların büyüttüğü bir çocuktur yalnızlık;
geceleri yastık altlarında büyür,
ikindileri okul haçesinde paydos ziliyle,
masalarda bir de,
köşelerden fırlayan otomobillerle ansızın.
ev içi kavgalarıyla kapı aralarında, sessizce.
bir top yuvarlandıkça ya da...
bir yanı yaşlansa da hep çocuk kalır yalnızlık,
hep bir kalır.

tanırsa seni tanır, onu tanır, beni tanır;
koparmışsak, gülü,
kimi zaman asar kendini yaşamın alnına
ödünç bir bedenle,
kimi zaman senle,
kimi zaman benle,
namluya koşar bir cinneti yaşamak için;
ve birini alır öteki yalnızlıkları kirleterek
bir'ini alır.

kalırsa yalnızlıktan
yalnızlıklar kalır."(sy: 71-75)


fotoğraf yalnızlıklar'ın eski yayınevindeki baskısının kapak fotoğrafı. çok sevdiğim hali...şu andaki baskısını kapak fotoğrafını açıkçası çok beğenmiyorum...bu daha kişilikliydi

üstü kalsın!


"bir dergidir benim yaşamım, bu yüzden ben ölmem batarım" dedin ya, 20 yıl geçti, batmadın ya süreya!!!

"ölüyorum tanrım
bu da oldu işte.

her ölüm erken ölümdür
biliyorum tanrım.

ama, ayrıca, aldığın şu hayat
fena değildir...

üstü kalsın..."

cemal süreya

9 Ocak 2010 Cumartesi

dünyada olmak acıdır öğrendim...



beklemeyi bilen kan taş olmayı da bilir
dünyada olmak acıdır. öğrendim

bejan matur...



fotoğraf: acı